2863 SAYILI YASA

KONU: 2863 SAYILI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI KONUSUNDA YAPILMASI ÖNERİLEN DEĞİŞİKLİK GÖRÜŞ BİLDİRGESİ

Bilindiği gibi ülkemiz zengin bir tarih hazinesini barındırmaktadır. 09.11.1982 tarihinde dönemin milli güvenlik konseyi tarafından çıkarılan ve bu güne kadar değişmeden gelebilen tek milli güvenlik konseyi yasası olan 2863 sayılı yasa maalesef artık faydadan çok zarar getirmekte ve acilen yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.

Yürürlükteki yasanın 23.üncü maddesi son altı Osmanlı padişahı (Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murat, Abdülhamit, Reşat, Vahdettin), paraları dışındaki tüm para ve madalyaların serbestçe koleksiyonlarının yapılmasını, ve satımını yasaklamaktadır. Bu durum ise pek çok zarara ve sakıncalara neden olmaktadır. Yasaklama, ülkemizdeki koleksiyoncuları bu paraları toplamaktan vazgeçirmekte, yurt dışına götürmek isteyen kaçakçıları ise teşvik etmektedir. Şöyle ki; yurt içi talep ortadan kalkınca yasak kapsamındaki bu paralar ya yurt dışına çıkarılmakta ya da bu paraların çoğu altın ve gümüş gibi değerli madenlerden yapıldığından eritilmekte ve böylece tarih, bilhassa Osmanlı tarihi ne yazık ki yok olmaktadır.

Mevcut yasa, ülkemizden eser ve sikke kaçışını da teşvik etmektedir. Bu kanun ve yönetmeliği sayesinde yurt içinde çok fazla para koleksiyoncusu kalmadığı için mezkur paralar, talebin daha fazla olduğu yurt dışına kaçırılmaktadır. Yurt dışında internet üzerinden sikke satışı yapan firmalara (sixbid.com, ebay.com…. gibi) bakıldığında satışa sunulan bir çok sikkenin Anadolu menşeili olduğu görülecektir. Yani bu yasa otuz yıldır kaçakçılığı önleyemediği gibi kolaylaştırmıştır. Eğer para koleksiyonculuğu kayıttan kurtarılıp serbest bırakılırsa, bir çok insan bunun koleksiyonunu yapacak, koleksiyoncuların sayısı hızla artacak, bu sayede oluşacak iç talep sonucu sikkeler bilhassa Osmanlı sikkeleri yurt dışına kaçırılmayacak ve tarihimiz yurt içinde kalmış olacaktır. Para koleksiyonculuğunun kayıttan kurtulması halinde bir çok bürokratik işlem de ortadan kalkacak kısıtlı sayıdaki müze elemanları kayıtlı koleksiyoncu için çok zaman ve emek harcamayacak, bu sayede kendi asli işlerine daha fazla zaman ayırabileceklerdir. Örneğin; bir kaç liralık bir Osmanlı akçesi için bir devletin müzesi, polisi, mahkemesi, savcısı, hakimi, bilirkişisi boş yere uğraşmayacaklardır.

Ayrıca yasal veya yasal olmayan paraların halktan kişiler tarafından ayırt edilebilmesi son derece güçtür. Bu sebeple binlerce suçsuz vatandaş kaçakçı durumuna düşmekte ve ağır cezalarla karşı karşıya kalmaktadır. Yine sikke konusunda büyük suiistimaller olmakta, kötü niyetli kişiler piyasadan topladıkları para etmeyen çok sayıda sikkeyi müzelere satmakta, bunların piyasasının çok üzerinde değerler biçilmekte, böylece hiçbir işe yaramayan etütlük mahiyette (ki bunların çok dahaiyilerinden binlercesi müzelerde mevcuttur) pek çok sikke müzeler tarafından satın alınarak devlet maddi zarara uğratılmaktadır.

Medeni ülkelerde, bilhassa AB üyesi ülkelerde her türlü eski para serbestçe alınıp satılmakta ve kayıtsız olarak koleksiyonu yapılabilmektedir. Kaldı ki para koleksiyonculuğunun kültür gelişimine önemli katkısı olduğu da bir gerçektir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; nümismatik materyali oluşturan eski paralar eski eser sınıfı dışındadır ve aynı kalıp ile basılmış çok sayıda örnekleri bulunmaktadır.

Ülkemizde pek çok kişide ve hemen her evde ailelerden çocuklarına intikal etmiş eski paralar mevcuttur. Yüzbinlerce kadınımız halen Anadolu’da yasak kapsamındaki eski Osmanlı paralarından oluşan altın ve gümüş takıları, başlıkları, kemerleri kullanmaktadırlar. İlgili kanun maddesi bu paraları elinde bulunduran binlerce masum insanımızı suçlu pozisyona düşürmekte, cezai yaptırımla karşı karşıya bırakmaktadır. Eski Osmanlı altın paralarının (zeri mahbub, fındık, sandıklı, rubiye, gazi, mahmudiye, çifte, rumi… gibi) ticaretini yapan sarraflar ve kuyumcular da bu uygulamanın en önde gelen muhatapları olmaktadırlar.

Bir insanın en tabii hakkı Atalarından kendisine intikal eden kültür mirasını saklama ve hatta gelecek kuşaklara intikal ettirme hakkıdır. Yürürlükteki 2863 sayılı yasa bu hakkı engellemekte, en önemlisi de anayasamızın vazgeçilmez maddelerinden olan mülkiyet hakkını da ortadan kaldırmaktadır. Örneğin; dedelerimizden kalan son Osmanlı dönemine ait bir madalya veya nişana (Balkan harbi, Çanakkale harbi, Birinci Cihan harbi dolayısı ile verilen) dahi, Kültür bakanlığına bağlı müzeler tarafından yasak kapsamına alınarak el konulmakta, sahipleri mahkemelere verilmekte ve yargılanmaktadırlar.

Türk Nümismatik Derneği olarak biz; Türkiye’de her türlü eski paranın serbestçe alınıp satılabilmesini, koleksiyonlarının yapılabilmesini, yurt dışına çıkartılmasına ise ağır müeyyideler getirilmesini talep etmekteyiz. Bu sayede koleksiyoncu sayısının artacağını, yayınların çoğalacağını ve en önemlisi yurt içinde talebin oluşması neticesinde kıymetlerimizin artık yurt dışına kaçırılmayacağını ve eritilerek yok olmasının da önüne geçileceğini, hatta yurt dışından tekrar ülkemize geri getirileceğine inanıyoruz.

NETİCE VE TALEP

Yukarıda belirttiğimiz sebeplerden dolayı 2863 sayılı yasanın 23.üncü maddesinde yapılacak küçük bir değişiklikle para koleksiyonculuğunun serbest bırakılmasının sağlanması veya hiç olmazsa şanlı ecdadımız olan Osmanlı İmparatorluğuna ait tüm paraların kayıt altına alınmadan serbestçe koleksiyonlarının yapılmasının önünün açılarak bu paraların eritilerek yok edilmesinin önlenmesi, bunları yurt dışına kaçıracak olanlara ise en ağır cezai yaptırımların uygulanması hususunu saygılarımızla arz ederiz.

Türk Nümismatik Derneği Başkanı

Cem MAHRUKİ